Allah'ın Kulu Projesi kapsamında Ekim ayında Hz.Aişe annemizin hayatını öğreniyor ve onu örnek alıyoruz.
AİŞE-İ SIDDIKA BİNTİ EBİ BEKR (R.ANHA)
“PEYGAMBERİMİZİN ZEVCEZİ (SALLALLAHU ALEYHİVE SELLEM), MÜMİNLERİN ANNESİDİR.
HZ. Ebubekir’in kızıdır. Annesi Ümmü Ruman’dır. Allah Resulü’nün sadık dostu Hz. Ebu Bekir’in kızı olması ve iman nurunun pırıl pırıl aydınlattığı bir hanede doğup büyümesi sebebiyle o , şirk ve küfürden uzak kaldı. Kalbi bunlara daima kapalıydı. Kulağı İslami mevzuları dinleyerek, kalbi bunları sindirip, hayata tatbikle gelişerek büyüdü. Babası Hz. Ebu Bekir, diğer çocuklarında olduğu gibi Hz. Aişe’yi de İslam terbiyesi ile yetiştirdi. Bu ihtimam sayesinde o, Peygamber zevcesi olacak mahiyeti kesbetti.
Hz. Peygamberle evliliği
Havle binti Hakim , Hz Aişe’ye dünürcülük yaptı ve Peygamberimiz’in (aleyhisselam) Hz. Aişe ile evlenmesine öncü oldu. Hz. Aişe ile Allah Resulü, Mekke’deyken nişanlandılar. Daha sonra Resulullah Medine’ye hicret etmiş, diğer aile efradı gibi Aişe de sonradan Medine’ye getirtilmişti. Resulullah ile evlilikleri burada gerçekleşti. Bu evlilikten Hz. Aişe’nin çocuğu olmadı. Araplarda adet olan, ilk çocuğa izafetle künye almayı çok istiyordu. Çocuğu olmadığından, bu arzusu gerçekleşmemişti. Bunu Rasulullah’a açtı ve neticede kız kardeşi Esma’nın oğlu Abdullah’ı evlat edinip, onunla “Ümmü Abdullah” künyesini aldı. Sıddık bir babanın terbiyesi altında yetişmesi ve bu vasfın kendisinde aynen tezhür etmesiyle de ona “Sıddıka” denildi. Allah’a, Resulü’ne ve O’nun davasına sadakatiyle bu unvanı daima muhafaza etti.
Hz. Aişe’nin ilmi
Hz. Aişe, Efendimiz’in zevceleri arasında yaşça en genç olanıydı. Bu yüzden, Efendimiz’in talim ve terbiyesinden en çok istifade eden o olmuştu. Aişe’nin (r.anha) odası mescidin bitişiğindeydi. Bu, ona büyük bir avantaj sağlıyordu. Gece ve gündüz mescitteki ilim meclislerinde yapılan bütün konuşmaları takip ediyordu. Bu konuşmalardan duyamadığı veya anlayamadığı hususları, Resulullah’a sorup öğreniyordu. Efendimiz de onun sorularını cevaplıyor, bilgisinin artmasına yardımcı oluyordu. Birçok kimsenin Resulullah’tan duymadığı, sorup öğrenemediği şeyleri o öğrenmiş; bu mevzuların açıklığa kavuşmasına vesile olmuştu. Özellikle kadınlarla ilgili mevzularda halkın dini müşküllerini çözmüş, Efendimiz’den öğrendiği bilgilerle insanları aydınlatmıştı. Evi, bir ilim yuvası gibiydi. İnsanlar gelir, ondan ilim öğrenirlerdi. Onun ilim meclisinde birçok kimse yetişti. Efendimiz’in vefatından sonra da ilim öğretmeye devam etti. Hz. Ömer gibi bir müctehid, Hz. Aişe’den Efendimiz’in sünnetleri hakkında soru sorar, vereceği cevaba çok ehemmiyet gösterirdi.
Ebu Musa el Eş’ari(r.a) “ Biz ashap arasında herhangi bir hadis-i şerifte tereddüt edip Hz. Aişe’ye müracaat etsek, onun yanında mükemmel bir bilgi ile karşılaşırdık.”diyor.
İbn Abbasi İbn Ömer fıkıhtan bazı meselelerde ona başvurur, ruhsat isterlerdi. Dört halife devrinde ve onu takip eden yıllarda fetva için müracaat edilen merciydi o.
Hz. Aişe(r. Anha) dini ilimlere vakıf olmasının yanında edebi yönü çok kuvvetli bir şairdi. Ayrıca tarih ilminde de geniş bilgiye sahipti. Efendimiz’i ziyarete gelen o devrin tabiplerinden, tıpla alakalı birçok şey öğrenmişti. Zekası ilme olan vukufiyeti İslam’a hizmet etme istidadının yüksek olması ve içtihat hususunda diğer validelerimizden önde olması hasebiyle, Resulullah’ın ona karşı ayrı bir temayülü vardı.
İnsanlığın mürebbisinden fazilet dersi alarak kemale eren Hz. Aişe(r.anha) farzların yanında, nafile ibadetlere de çok düşkündü. Efendimiz teheccüde kalkınca onu da kaldırır, geceyi birlikte ihya ederlerdi. Diğer nafile namaz ve oruçlara dikkat eder, Resulullah itikafa girince o da itikafa girerdi. Kendi çocuğu olmadı. Bu boşluğu yetim çocukları himaye etmek, onlara bakıp, terbiyesiyle meşgul olarak doldurmaya çalışır, onlara annelik şefkatini tattırırdı. Fakirlere yardım etmeyi prensip haline getirmişti. Elinde bir hurma olsa onu vererek, yoksulun gönlünü yapardı.
Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz.Aişe
Hz. Aişe, Resulullah’ın vefatından önce bir gece rüyasında üç tane ayın birer birer kırılıp kendi hücresine düştüğünü görmüştü. Bu rüyayı babasına anlatmış; fakat o bir tabir yapamamıştı. Resulullah vefat edince, Hz Aişe’nin odasına defnedildi. Ebu Bekir (r.a.) “İşte bu üç ayın biri ve en hayırlısıdır.” dedi.
Diğer iki ayın, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer olduğu zaman içerisinde belli oldu. Çünkü her ikisi de aynı yere, Peygamberimiz’in yanına defnedildiler.
Hz.Aişe (r.anha) Efendimiz’e:
- Ya Rasulallah! Zevcelerinden cennette olacak olan kimdir, diye sordu. Resullullah (sallalahu aleyhivesellem)
- Sen onlardansın, buyurdu.
Bu peygamber zevcesi, müminlerin annesi, müfessire, muhaddise, müctehide hanım sahabi, ardında satırlara ve kitaplara sığmayan bir yaşantı bırakarak, ramazan ayında hakkın rahmetine kavuştu.
Daha detaylı bilgiler için: https://islamansiklopedisi.org.tr/aise